Mert Çodur ve KÖFN’den tanıdığımız Bilge Kağan Etil’in (BKE) ortak müzik projesi Diskopolis, şimdi sadece iki müzik yayımlamış olmasına karşın müzik listelerinde süratle kendine yer buldu. İkilinin birinci teklisi ‘Soft Öpücük’ün akabinde geçen günlerde ‘Sevda Çiçeğim’ de dinleyiciyle buluştu. Elektronik altyapılarla örülü modüllerde, samimi ve dokunaklı sözlerle dansa davet eden ikili, Diskopolis’le Türkçe pop sahnesine yeni bir soluk getirecek üzere duruyor. İkiliyle projeleri Diskopolis’i ve dostluklarını konuştuk. Bilge Kağan Etil’e KÖFN’den ayrılmasını da sorduk.
– Diskopolis nasıl doğdu, nasıl tanıştınız?
Mert Çodur: 2019’da tanıştık ancak ben KÖFN’ü ve Bilge’nin sound’unu evvelce biliyordum. Birinci karşılaştığımızda ona çıkacak bir modülün demosunu dinletmiştim, konser çıkışı müzik konuşmaya başlamıştık. O günden beri birbirimizi daima destekledik.
Bilge Kağan Etil: KÖFN yeni sahneye çıkmaya başlamıştı. Mert her seferinde gelip dayanak veriyordu. Konserlerde, etkinliklerde karşılaştık lakin daima birlikte takılan beşerler olmadık. Mert’in Türkçe pop sahnesinde değerli bir yere geleceği aşikardı; stili, üretim suratı ve yaklaşımı muhakkak ediyordu.
Mert Çodur: Birlikte müzik yapmaya başlamamız, benim eski imal şirketimden ayrıldığım geçen ekime denk geliyor. O kadar çok müzik çıkınca “Bari küme kuralım” dedik. Aslında Hande Yener’e müzik yapmak için bir ortaya geldik. Bir müzik derken ikinci, üçüncü geldi… Derken, Diskopolis doğmuş oldu.
– Hande Yener’e sahiden bir müzik yaptınız mı?
Bilge Kağan Etil: Aslında ona özel bir müzik yapmadık fakat tahminen ileride düet teklif ederiz. O devir ferdî projelerimiz vardı, küme fikri yoktu. Hande Yener’i düşünerek müzik yapmak, aslında kendi lisanımızı bulmamıza yardımcı oldu. Mert kendi usulüyle değil, keşif odaklı yaklaşımla girdi işe.
– Hande Yener’in nasıl tesiri oldu?
Bilge Kağan Etil: Kafamızda bir boşluk vardı, rastgele başlayalım dedik lakin bir çerçeveye gereksinim duyduk. Hande Yener üzere biri için müzik yapıyormuş üzere hayal ettik. O motivasyonla başladık.
Mert Çodur: Hande Yener’in eski disko kesimleri tekrar parladı. O disko-elektronik havadan ilhamla o tarafa yöneldik.
– Diskopolis ne demek? İsim nasıl ortaya çıktı?
Bilge Kağan Etil: Kelime manasıyla ‘disko şehri’. İsim bulmak oldukça zordu. Zira yalnızca kulağa hoş gelmesi yetmez, kıssası de olmalı, marka üzere durmalı. Hissetmen gerekiyor. Sonunda Diskopol üzere bir sözden yola çıktık.Yapacaklarımızın ruhu isminden bile belirli olsun istedik. Tuhaf ya da anlamsız üzere dursa da vakitle özdeşleşebilecek, farklı bir isim arıyorduk.
Mert Çodur: Disko sözünün önüne farklı şeyler ekleyerek türetmeye başladık. Diskopolis’te karar kıldık.
– Bilge’yi KÖFN projesinden çoğumuz tanıyoruz, bilmeyenler için Mert Çodur daha evvel neler yapıyordu?
Mert Çodur: İlk teklimi 16 yaşındayken çıkardım. Murat Boz’un ‘Harbi Güzel’ ve ‘Derin Mevzular’ müziklerinde kelam ve bestede katkım var. İrem Derici daha evvel benim söylediğim ‘Alıştım Zehrine’yi yine yorumladı. Berkay’ın ‘Yas Tutarak’, Zeynep Bastık’ın ‘Kör Sevdam’ müzikleri bana ilişkin. Yakında çıkacak İrem Derici albümünde iki müziğim, Simge’nin albümünde de bir modülüm var.
– Projede sizi en çok heyecanlandıran ne oldu?
Bilge Kağan Etil: Bu işin küme projesine dönüşmesinin motivasyonu, birlikte üretim yapabildiğimizi görmemizdi. Bir ortaya gelip anlık fikirlerle müzikler üretiyoruz. Bu müziğin en doğal hali bence. Birlikte geçirdiğimiz 6 saatte iki müzik çıktığında, bu artık bizden çıkıyor dedik ve projeye isim, istikamet verme muhtaçlığı doğdu.
Mert Çodur: En heyecan verici şey üretimin sınırsız olması. Ne vakit otursak yeni bir müzik çıkıyor ve bu kadar verimli olmak nitekim büyük bir motivasyon.
– Bir ortaya geldiğinizde müzik dışında neler yapıyorsunuz?
Mert Çodur: Artık onların mesken arkadaşı üzereyim. Kahvaltıya gidiyorum, gece dönüyorum. Genelde evdeyiz; yemek yerken sohbet ediyoruz, bir şeyler izliyoruz. Müzik yapıp orta veriyoruz.
Bilge Kağan Etil: 16 özgün modül yaptık. O kadar müziğe odaklandık ki dışarıda vakit geçirmeye fırsat kalmadı. Müzik bizim için oyun oynamak üzere bir şey.
– Yeni müziğiniz ‘Sevda Çiçeğim’in öyküsü var mı?
Mert Çodur: Son devirlerde hem alaka olsun hem iş olsun vazgeçtiğim beşerler oldu. Vazgeçmeyi doğal karşılamayıp bunu sindiremediler. ‘Sevda Çiçeğim’ tam bu noktada yazıldı. Hayatta bir şeyler başlayabildiği üzere bitebilir de. Bu müzik, bırakmanın da bir dönüşüm olduğunu anlatıyor.
‘KÖFN DE BU CÜRETİN ÜRÜNÜYDÜ’
– KÖFN ve Diskopolis ortasında en temel fark ne?
Bilge Kağan Etil: Bambaşka iki cihan aslında. Zira hem yanımdaki şahıslar hem üretim biçimimiz büsbütün farklı. Diskopolis’te Mert’in hislerini besteye döktüğü bir dünya var, ben de o hisleri kendi biçimimle parlatıyorum. Daha yüksek tempolu, enerjik, dans ettiren lakin duyguyu içinde barındıran bir sound hedefliyoruz. KÖFN daha melankolik bir biçime sahipti, Diskopolis daha sahne odaklı ve cümbüşe açık.
– Peki, KÖFN neden dağıldı?
Bilge Kağan Etil: Devam ettirmek istemediğim bir proje haline geldi. Kendimi öbür üsluplarda daha özgür tabir edebildiğimi fark ettim. Motivasyon kaybolunca dağılmayı kabullenmek ve yeniliklere yürek etmek gerekiyor.
– Yeni bir yol korkutmadı mı?
Bilge Kağan Etil: Bitirmem gereken şeyleri uzatmam. Beşerler bazen döngülere sıkışıp kendilerini oldukları üzere göremiyor. Lakin ben müziği hiçbir vakit para ya da ün için yapmadım. Yeni bir şeye başlamak korkutucu değil, doğal geliyor. KÖFN de bu yüreğin bir eseriydi. Beşerler o samimiyeti sevdi. Kendin olamadığın yerde kalmak, kendini ve diğerlerini kandırmak olur.
Mert Çodur: Bazen vazgeçmek lazım…