Mustafa Kemal Atatürk – Atatürk’ün hayatı, ilkeleri, inkılapları, sözleri, şiirleri ve fotoğrafları (resimleri)

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk, tıpkı vakitte bir asker ve devlet adamıdır. Kendisi hem Osmanlı ordusunda vazife aldığı müddet boyunca hem de Cumhuriyet’in ilanından sonra askeri ve siyasi bakımdan pek çok misyon üstlenmiştir. Bu misyonları ortasında Başkomutanlık ve Cumhurbaşkanlığı da yer almaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatı konusunda hazırlanmış olan bu içerik içerisinde pek çok merak edilen mevzuya ulaşabilirsiniz. Aşağıda yer alan ilişkilerden bu bahislere erişebilir ve merak ettiğiniz mevzuyu okuyabilirsiniz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı
Atatürk ne vakit doğdu? Atatürk’ün doğum tarihi
Atatürk’ün babası kimdir?
Atatürk’ün annesi kimdir?
Atatürk’ün kardeşleri
Atatürk’ün çocukluk periyodu ve anıları
Atatürk’ün eğitim hayatı – Atatürk’ün Gittiği Okullar
Atatürk’ün gençliği
Atatürk hangi yılda, kaç yaşında ve nerede vefat etti? Atatürk’ün vefat tarihi
Atatürk’ün Anıları
Atatürk’ün Samsun’a çıkışı
Atatürk’ün Ankara’ya gelişi
Atatürk’ün katıldığı savaşlar
Atatürk’ün savaştığı cepheler
Atatürk’ün silah arkadaşları ve isimleri
Atatürk’ün doğduğu konut nerede?
Atatürk’ün gözleri hangi renkti?
Atatürk’ün ferdî özellikleri
Atatürk’ün kişilik özellikleri
Atatürk kaç lisan biliyordu?
Atatürk’ün prensipleri ve açıklamaları
Atatürk’ün inkılapları ve açıklamaları
Atatürk’ün sözleri ve anlamları
Atatürk’ün müziğe verdiği önem
Atatürk’ün Türk lisanı üzerine yaptığı çalışmalar
Atatürk’ün yazdığı kitaplar
Atatürk’ün en sevdiği türküler ve şarkılar
Atatürk imzası
Atatürk şiirleri – Atatürk ile ilgili en hoş şiirler
Atatürk müzikleri – Atatürk için söylenen en hoş müzikler ve sözleri

Mustafa Kemal Atatürk’ün Hayatı

Selanik’te bulunan üç katlı bir konutta dünyaya gelen Mustafa Kemal Atatürk, aldığı eğitimler sonucunda Harp Akademisi’nden yüzbaşı olarak mezun olmuştur. Kendisi daha çocuk ve gençlik çağlarında bile devlet ve millet meseleleriyle alakadar olmuş ve fikirleriyle hocalarının dikkatini çekmeyi başarmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, asker olarak hizmet verildiği devirde Osmanlı Devleti ismine türlü savaşlara ve misyonlara katılmıştır. Bunlardan bir kısmının istekli olarak yapıldığı da bilinmektedir. Lakin Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Türk milletinin dönüm noktası onun Samsun’a çıkması ile vuku bulmuştur. Bu seyahatle birlikte, 1. Dünya Savaşı’ndan mağlubiyetle çıkan Osmanlı Devleti’nin işgaline karşı halk ortasında bir çaba başlamıştır. Yani, “Milletin istikbalini yeniden milletin azim ve kararlığının kurtaracağı” inancına bağlanarak, ulusal çabanın temelleri atılmıştır.

İzmir’in işgali ile başlayan Kurtuluş Savaşı boyunca türlü cephelerde gayret edilmiş ve nihayetinde Büyük Taarruz ile birlikte Türk milletinin zaferi ilan edilmiştir. Savaşın devam ettiği sırada, 23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmış ve Mustafa Kemal Atatürk Meclis ve Hükümet Başkanı olarak seçilmiştir. Bu adım Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması açısından hayli değerlidir.

29 Ekim 1923 tarihine gelindiğindeyse Cumhuriyet ilan edilmiş ve Mustafa Kemal Atatürk de yeni kurulan devletin birinci cumhurbaşkanı seçilmiştir. Bu ortada cumhurbaşkanlığı için seçimler yapılmaya devam etmiş ve Atatürk 1927, 1931 ve 1935 yıllarında da cumhurbaşkanı olarak seçilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atarken kimi unsurlara bağlı kalmış ve yapılan inkılaplarda da bu unsurlardan şaşmamaya itina göstermiştir.

Atatürk Ne Vakit Doğdu? Atatürk’ün Doğum Tarihi

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’e bağlı Kocakasım Mahallesi’nde doğmuştur. Doğduğu ay ve güne dair net bir bilgi yoktur. Lakin resmi kaynaklarda Atatürk’ün Samsun’a çıktığı günü yani 19 Mayıs’ı doğum günü olarak kabul ettiğine yer verilmektedir.

Atatürk’ün Annesi Kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi olan Zübeyde Hanım, aslen Karamanlıdır. 1857 yılında dünyaya gelmiştir. Babası Sofuzade Feyzullah Ağa, annesi ise Ayşe Hanım’dır. Zübeyde Hanım’ın yetiştiği periyotta okuryazar oranı hayli düşüktür. Lakin kendisi okuma ve yazmayı bildiğinden ötürü Zübeyde Molla olarak da bilinirdi.

Atatürk’ün Babası Kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk’ün babası Ali İstek Efendi’dir. Osmanlı Gümrük Koruma Teşkilatı’nda memur olarak misyon yapan Ali İstek Efendi’nin, 1939 yılında Selanik’te doğduğu iddia edilmektedir. Kimi kaynaklarda Ali İstek Efendi’nin Kocacık Yörüklerinden olduğu ve dedesinin de 1930’lu yıllarda Söke’den Selanik’e göçtüğü bilgisi yer almaktadır.

Atatürk’ün Kardeşleri

Zübeyde Hanım, Ali İstek Efendi ile 1871 yılında ve şimdi küçük bir yaştayken evlenmiştir. Bu izdivaçtan 6 çocukları olmuştur. Çocukların yaş sıralamasına nazaran isimleri; Zübeyde Fatma, Ömer, Ahmet, Mustafa, Makbule ve Naciye’dir. Zübeyde Fatma aile şimdi Selanik’teyken vefat etmiş; Ömer ve Ahmet ise Yunanistan hududundaki Çayağazı’na taşındıktan sonra vefat etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, kalan kız kardeşlerinden Naciye’yi de şimdi küçük yaşlarda kaybetmiştir.

Atatürk’ün çocukluk devri ve anıları

Mustafa Kemal Atatürk, şimdi ilkokul çağlarındayken babası Ali İstek Efendi’yi kaybeder. Bu vefatın üzerine Zübeyde Hanım, kardeşi Hüseyin Efendi’nin yanına sarfiyat ve Rapla çiftliğine yerleşmiştir. Lakin bir mühlet sonra Mustafa Kemal’in eğitiminden kuşku ederek onu halasının yanına, Selanik’e geri göndermiştir.

Atatürk’ün çocukluk periyoduna ilişkin en kalıcı anı, Kemal isminin nereden geldiğiyle ilgilidir. Buna nazaran, kendisinin Selanik Askeri Rüştiyesinde okuduğu sırada matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi’dir. Mustafa Efendi, Atatürk’ün yeteneklerini ve zekasını kısa bir müddette fark etmiştir. Bunun üzerine de Mustafa isminin yanına Kemal’i de ek etmiştir.

Atatürk’ün eğitim hayatı – Atatürk’ün Gittiği Okullar

Mustafa Kemal Atatürk’ün hangi okula gideceği konusunda Ali İstek Efendi ve Zübeyde Hanım ortasında fikir ayrılığı yaşanmıştır. Son olarak verilen karara nazaran Mustafa Kemal eğitim almaya mahalle mektebinde başlamış, fakat bir mühlet sonra babasının kararıyla Şemsi Efendi Mektebi’ne geçiş yapmıştır. Bundan sonra da sırasıyla; Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri İdadisi, İstanbul Harp Okulu ve İstanbul Harp Akademisi’dir.

Atatürk’ün Gençliği

Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlik devri, askeri eğitim almaya başladığı vakitlere denk gelmektedir. Buna nazaran, genç Mustafa annesinin tüm itirazlarına karşın Selanik Askeri Rüştiyesine girmiştir. Burada aldığı eğitim ve eğitmenlerinin Atatürk’ün fikir yapısı üzerinde hayli tesiri olmuştur. Bu yıllar Mustafa Kemal’in tarih bilimine olan merakının başlangıcı olmuştur. Tekrar birebir periyotlarda Fransızca eğitimi almaya başlamış ve yaz tatillerinde de lisan kurslarına gitmeyi ihmal etmemiştir.

Atatürk hangi yılda, kaç yaşında ve nerede vefat etti? Atatürk’ün vefat tarihi

Mustafa Kemal Atatürk’ün sıhhati askeri ve siyasi sorunlarla geçen uzun yılların akabinde, 1937 yılında bozulmaya başlamıştır. Kendisine bir süre sonra siroz teşhisi konmuş ve hem Türk hem de yabancı hekimler tarafından farklı tedaviler uygulanmıştır. Atatürk’ün gitgide berbatlaşan sıhhat sorunları tedavi edilememiş ve kendisi 10 Kasım 1938 tarihinde vefat etmiştir.

Atatürk, vefat ettiği sırada şimdi İstanbul’da Dolma Bahçe Sarayı’ndadır. Lakin cenaze merasimiyle birlikte naaşı Ankara’ya taşınmıştır. Yaklaşık 15 sene Etnografya Müzesi’ndeki süreksiz kabrinde kaldıktan sonra da Anıtkabir’e taşınmıştır.

Atatürk’ün doğduğu mesken nerede?

Atatürk’ün doğduğu konut Yunanistan’ın Selanik kentindedir. Şu an Atatürk Konutu ismiyle müze olarak faaliyet göstermektedir. Tam adresi: Apostolou Pavlou 17, Thessaloniki 546 34, Yunanistan halindedir. Atatürk’ün doğduğu mesken birebir vakitte Türkiye Cumhuriyeti Selanik Başkonsolosluğu ile birebir yerleşke içerisinde yer almaktadır. Konut yapı itibariyle bodrumuyla birlikte üç katlı olup bir avlu içerisinde yer almaktadır. 1878 yılında Ali İstek Efendi ve eşi Zübeyde Hanım tarafından mülkiyeti alınmıştır.

Atatürk’ün Anıları

Nutuk, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1919 ile 1927 yılları ortasındaki faaliyetlerini şahsen kaleme aldığı kitaptır. Türkçe lisanında ve söylev tipinde yazılan bu yapıtta Atatürk’ün kendi anlatımıyla birtakım anılara erişmek de mümkündür. Buna nazaran Atatürk, Cumhuriyet’i ilan etme konusundaki kararı nasıl duyurduğunu şu biçimde anlatmaktadır: “Bakanlar Kurulu’nun her gün temelsiz birtakım sebeplerle tertipli çalışmaktan alıkonulduğunu görünce, uygun vaktini beklediğim bir kanıyı uygulamaya sıra geldiğini anladım. Kemalettin Sami ve Halit Paşa’ları akşam yemeğine çağırdım. İsmet Paşa ile Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa’ya ve Fethi Bey’e de benimle gelmelerini söyledim. Çankaya’da beni görmek için bekleyen Rize milletvekili Fuat ve Afyon Milletvekili Ruşen Eşref beyefendileri de yemeğe alıkoydum. Yemek yenirken, ‘Efendiler, yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz!’ dedim.”

Atatürk’ün Samsun’a Çıkışı

Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı, tarihi kaynaklarda Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bandırma Vapuru ile Samsun’a gerçek yola çıkan Mustafa Kemal Atatürk, bu sırada 9. Ordu Müfettişi olarak misyon yapmaktadır. Kendisi misyonunu gerekliliklerini yerine getirirken, Rum Çetelerinin Müslüman halka saldırdığını tespit etmiştir. Bu inceleme üzerine de Canik mutasarrıfının yerine misyona bir diğerini getirmiş ve olaylara direkt müdahale edilmesi konusunda kimi buyruklar vermiştir.

Atatürk’ün Samsun’da yerine getirmesi gereken vazifelerden biri de burada bulunduğu iddia edilen bölgesel direniş kümelerinin dağıtılmasıdır. Lakin bu vazife hiçbir vakit yerine getirilmemiştir.

Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi

Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının akabinde öncelikle Amasya Genelgesi yayınlanmıştır. Akabinde da sırasıyla Erzurum ve Sivas Kongreleri yapılarak ulusal iradeyi sağlamak gayesiyle atılacak adımlar belirlenmiştir. Bu tarihlerde Osmanlı Devleti, 1. Dünya Savaşı’nın mağluplarından sayılmış ve modül kesim işgal edilmeye başlamıştır.

Yapılan kongrelerden sonra bölge halklarının kendilerine birer temsilci seçmesi kararlaştırılmıştır. Seçilen temsilcilerin buluşma noktası olarak da Ankara tercih edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, bilhassa coğrafik pozisyonunu göz önüne alarak Ankara’nın yeterli bir seçenek olduğu kanaatine varmış ve 27 Aralık 1919 tarihinde bu kente gelmiştir. Ankara halkı Mustafa Kemal Atatürk ve beraberinde bulunan temsil heyetini büyük bir coşku ile karşılamıştır.

Atatürk’ün Katıldığı Savaşlar

Askeri manada eğitim alan ve komutanlık yapan Mustafa Kemal Atatürk hayatı boyunca türlü savaşlara katılmıştır. Kronolojik sıralamaya nazaran bu savaşlar aşağıdaki haldedir.

– 31 Mart Olayı (1909)

– Arnavutluk İsyanı (1911)

– Trablusgarp Savaşı (1911)

– Balkan Savaşları (1912- 1913)

– 1. Dünya Savaşı (1914- 1918)

Kurtuluş Savaşı (1919- 1923) 31 Mart Hadisesi ve Arnavutluk İsyanı, Atatürk’ün erken periyot askerliğine denk gelmektedir. Trablusgarp Savaşında ise Atatürk, binbaşı rütbesiyle faal bir vazife üstlenmiştir. Yapılan çatışmalara karşın, Balkan Savaşları’nın da başlamasıyla birlikte Osmanlı Devleti savaştan mağlup olarak ayrılmış ve birtakım topraklarını kaybetmiştir. Trablusgarp, Fizen ve Sinekaya; Türk- İtalyan Savaşı sırasında kaybedilen yerlerdir.

Trablusgarp Savaşı’nın devam ettiği sırada ortaya çıkan Balkan Savaşları’nda Osmanlı Devleti, dört farklı devlete karşı savaşmıştır. Savaş 1. ve 2. Balkan Savaşı olarak ikiye ayrılmaktadır. Balkan Savaşlarını takip eden tarihlerde başlayan 1. Dünya Savaşı da Atatürk’ün resmi olarak komutanlık yaptığı bir savaştır. Buna nazaran Osmanlı Devleti 29 Ekim 1914 tarihinde savaşa resmi olarak girmiştir. Mustafa Kemal Atatürk de 3. Kolordu’ya Bağlı olarak kurulacak Tekfurdağı 19. Fırka Kumandanı olarak atanmıştır.

Atatürk’ün Savaştığı Cepheler

Mustafa Kemal Atatürk, 1. Dünya Savaşı’nın devam ettiği mühlet boyunca; Çanakkale, Kafkasya ve Sina- Filistin cephelerinde vazife yapmıştır. Bunlar ortasında Çanakkale Savaşı 1915 ile 1916 yıllarında hem deniz hem de kara savaşı formunda devam etmiştir. Gelibolu Bölgesi’nde meydana gelen bu savaşın ehemmiyeti boğazların taşıdığı stratejik pozisyondur. Savaş boyunca İtilaf Devletleri tarafından çok sayıda kara çıkarması yapılmış olup, Mustafa Kemal komutasındaki birlikler tüm güçleriyle bu çıkarmalara karşı koymuştur. Sonuçta; İngiliz, Fransız ve Anzak askerleri geri çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.

Atatürk’ün Silah Arkadaşları ve İsimleri

1. Dünya Savaşı ile birlikte büyük bir çöküşe geçen Osmanlı Devleti’nde başlayan işgallere karşı Türk milleti tarafından oluşturulan ulusal gayret ile karşı konulmuştur. Bu gayretin başkanı olan Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşlarından ve Türk milletinden büyük bir dayanak görmüştür. Atatürk’ün ulusal gayret periyodu silah arkadaşları ise; İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, İzzettin Çalışlar, Cevat Çobanlı, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Kazım Özalp, Refet Bele ve Nuri Conker’dir.

Atatürk’ün Ferdî Özellikleri

Resmi kaynaklarda bahsi geçtiği üzere, Mustafa Kemal Atatürk ortalama 1.74 metre uzunluğunda ve 70- 75 kilogram ağırlığındadır. Sarı saçlı, mavi gözlü ve keskin bakışlara sahiptir. Buna ek olarak da geniş bir alın ve gür sayılabilecek kaşlara sahiptir.

Atatürk’ün gözleri hangi renkti?

Mustafa Kemal Atatürk’ün gözleri mavi renk idi.

Atatürk kaç lisan biliyordu?

Mustafa Kemal Atatürk ana lisanı Türkçe haricinde çok âlâ seviyede Fransızca, kâfi düzeyde Almanca dillerie hakimdi. Ayrıyeten Rumca (Yunanca) ve Bulgarca lisanlarına aşina olduğu bilinmektedir. Böylece güzel düzeyde üç genel manada beş lisan bildiği söylenebilir. Ayrıyeten Atatürk’ün Fransızca lisanı ile mektuplar yazabildiği ve yeniden bu lisanda çeviriler gerçekleştirebildiği bilinenler ortasındadır.

Atatürk’ün Kişilik Özellikleri

Mustafa kemal Atatürk, yetenekleri ve zekasıyla ön plana çıkan bir devlet adamıdır. Kendisi; disiplinli, ileri görüşlü, çalışkan olması ve devrimci tarafı ile ön plana çıkmaktadır. Buna nazaran, belirlediği maksatlar doğrultusunda taviz vermeden çalışması ve olasılıkları hesaplaması onun disiplinli ve çalışkan bir kişiliğe sahip olduğunun en büyük göstergesidir. Gençliğe Hitabe’de verdiği öğütler ise Atatürk’ün ileri görüşlü olduğunun bir delilidir.

Atatürk’ün sahip olduğu devrimci tarafla da bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri atılmıştır. Kendisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarken ve yönetirken bağımsızlığı temel alarak hareket etmiştir. Bu sebeple de; siyasi, askeri, ekonomik ve hatta toplumsal alanda bile dünya çapında dikkat çeken türlü ihtilaller yapmıştır.

Atatürk’ün Prensipleri ve Açıklamaları

Atatürk’ün fikir ve niyetleri toplamda altı unsurdan oluşmaktadır. Türk milletinin çağdaşlaşması ismine yapılan inkılaplar da bu prensiplere nazaran belirlenmiştir. Atatürk’ün her bir unsuru başkasıyla iç içedir ve başka düşünüldüğü takdirde Atatürk’ün niyetleri tam olarak anlaşılamamaktadır.

Cumhuriyetçilik unsuru, ülkenin idare halini belirlemektedir. Egemenlik halkındır bu sebeple halk, kendisini yönetmesini istediği şahısları seçme hakkı vardır. Cumhuriyetçilik unsuru, anayasaların tamamında korunmuştur ve değiştirilmesi teklif edilmemiştir.

Milliyetçilik prensibi, millet halinde olarak birlik ve beraberlik içinde yaşama şuurudur. Atatürk, Türk hudutları içinde yetişen ve kendini Türk hissettiğini söyleyen herkesin Türk olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple milliyetçilik sadece bir kümenin değil, herkesin prensibidir.

Halkçılık prensibi toplumun tertibini sağlamak gayesiyle belirlenmiş bir unsurdur. Sınıf ayrımına karşıdır ve eşitliği temel almıştır. Yasalar önünde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin eşit olmasını sağlamıştır ve ayrıcalıklı kümelerin oluşmasını engellemiştir.

Devletçilik unsuru, devlet olarak kalkınması temel almıştır. Hem devlet hem özel kesimin gelişmesi ismine çalışmalar yapılmıştır. Toplumsal devlet anlayışına sahip olmayı amaçlayan devletçilik unsuru Türkiye’ye has bir sistemdir.

Laiklik prensibi anayasaya sonradan girmiş olsa bile öncesinde uygulanmaya başlamıştır. Laiklik, din işlerinin öbür dünya işlerinden, bilhassa siyaset, ayrılması gerektiğini belirtir. Atatürk, herkesin kendi dinini özgürce yaşamasını sağlamıştır fakat din işlerinin devlet işlerine karıştırılmasına karşı olmuştur.

İnkılapçılık prensibi, Atatürk’ün Türk milleti ismine yaptığı tüm yenilikleri ve inkılapları temsil eder. İnkılapçılık prensibi sayesinde Türk milletinin çağdaş medeniyetler düzeyine ulaşması hedeflenmiş, her türlü alanda çalışmalar yaparak ülke gelişimi sağlanmıştır.

Atatürk’ün İnkılapları ve Açıklamaları

Atatürk, bir ülkeyi baştan yaratırken kökten değişiklik uygulamalarını da gerçekleştirmiştir. Bu inkılaplar halkın refah seviyeye ulaşmasında, Batı devletlerinin gelişmişlik seviyesine ulaşmasında epeyce tesirli olmuştur.

Sosyal alanda yapılan inkılapların en kıymetlisi Türk bayanına tanınan haklardır. Bilhassa seçme ve seçilme hakkının doğmasıyla bayanlara halk içinde yükselme ve ülke idaresine girme hakkı tanınmıştır. Şapka Kanunu, Soyadı Kanunu, sıhhat alanında yapılan inkılaplar ile milletlerarası saat, takvim ve sayıların kabulü toplumsal alanda yapılan inkılaplardır.

Siyasal alanda yapılan inkılaplar ortasında Ankara’nın başşehir oluşu, saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet’in ilanı, halifeliğin kaldırılması, anayasa hareketleri bulunur. Bu kararlar ülkenin idare formunu değiştirmiştir. Ayrıyeten çok partili seçim denemeleri de Atatürk devrinde yaşanmıştır.

Eğitim alanında yapılan inkılaplar dış ülkelerin verdiği eğitimi düzenlemek, halkın okuryazarlık oranını arttırmak için yapılmıştır. Tevhid-i Tedrisat Kanunu, yeni Türk harflerinin kabulü, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumlarının kurulması, Maarif Teşkilatı Kanunu yapılan inkılaplar ortasındadır.

Hukuk alanında yapılan inkılaplar anayasa ve kanunların düzenlenmesini sağlamıştır. 1921 ve 1924 Anayasaları, Şeriye mahkemelerinin kaldırılarak Yeni Mahkemeler Teşkilatı’nın kurulması, Türk Ceza Kanunu yapılan birinci inkılaplardır. Türk Medeni ve Borçlar Kanunu, Hukuk ve Ceza Mahkemeleri Metodu Kanunları da hukuk alanında yapılmış inkılaplardır.

Ekonominin güçlendirilmesi ismine; Ulusal iktisadın kurulması, aşarın kaldırılması ile Teşviki Sanayi ve Kabotaj Kanunları uygulamaya girmiştir. Bunların dışında; sanayi, tarım, ulaştırma, bayındırlık, denizcilik, madencilik ve turizm alanında yapılan kimi yenilikler de bulunur.

Atatürk’ün Sözleri ve Anlamları

Mustafa Kemal Atatürk; ileri görüşlü, siyasi ve askeri zekaya sahip bir devlet adamıdır. Bu bağlamda, kendisinin vaktinde söylediği kimi kelamlar günümüzde tekrar tekrar hatırlanmaktadır. Kendisinin en fazla bilinen kelamlarının başında; “Beni görmek demek kesinlikle yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim hislerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.” ile “Benim naçiz bedenim elbette bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen payidar kalacaktır.” gelir.

Aşağıda Atatürk’ün kimi kelamlarını bulabilirsiniz:
Benim naçiz bedenim elbette bir gün toprak olacaktır, lakin Türkiye Cumhuriyeti ebediyen payidar kalacaktır.
Gençler yüreğimizi destek ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en değerli timsali olacaksınız. Yükselen yeni jenerasyon, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Beni görmek demek kesinlikle yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim hislerimi anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.
Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için, en gerçek mürşit bilimdir, fendir.
Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.
Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi lakin eğitim ordusuyla mümkündür.
Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Vaktin gereklerine nazaran bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek mecburidir.
Uygarlık yolunda muvaffakiyet yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal hayatta, iktisadi hayatta, ilim ve fen alanında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur
Akıl ve mantığın halledemeyeceği sorun yoktur.
Az vakitte çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.
Ben, savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam; yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.
Benim gözümde hiçbir şey yoktur; ben yalnız liyakat âşığıyım.
Efendiler, bizim milletimiz vatanı için, hürriyeti ve hakimiyeti için fedakar bir halktır; bunu ispat etti.

Atatürk’ün Müziğe Verdiği Önem

Atatürk daha çok şiir ve edebiyat sevgisiyle bilinse de müziğe de çok ehemmiyet vermiş ve ilgi duymuştur. Vakit zaman müziklere ve türkülere eşlik etmiş, oyunlar oynamıştır. Türk müziğinin gelişmesinde Türk çalgı aletlerinin kullanılmasını teşvik etmiştir. Sırf Türk topraklarında değil tüm dünyada dinlenebilir bir Türk müziği yaratılmasını hedeflemiştir. Müziğin kültürel kimliğin korunmasında, tanıtılmasında ve öteki jenerasyonlara aktarılmasındaki ehemmiyeti de göstermiştir.

Atatürk’ün Türk Lisanı Üzerine Yaptığı Çalışmalar

Atatürk, Türk kıymetlerine değer verdiği üzere Türk lisanına de ehemmiyet vermiş, bu alanda çalışmalar yapmıştır. Türk lisanının zenginliğini ve genişliğini göstermek, yabancı sözcükleri Türkçeden arındırmak için Türk Lisan Kurumu’nu kurmuştur. Türkçe kelamlık hazırlanması, yabancı yapıtların çevrilmesi, öteki ağızlarla olan söz farklılıklarının giderilmesi Türk Dil Kurumu sayesinde olmuştur.

1 Kasım 1928 tarihinde resmi olarak Yeni Türk Alfabesi kullanılmaya başlamıştır. Atatürk’ün lisan alanında yaptığı gelişmelerden biri de Lisan ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni kurmak olmuştur. 9 Ocak 1936’da açılan bu fakültede Türk lisanı ve tarihi hakkında eğitimler verilmiş, lisanını bilen öğrenciler yetiştirilmiştir.

Atatürk’ün Yazdığı Kitaplar

Atatürk hayatının her alanında kitaplara ve edebiyata kıymet vermiş, kitap okumak için kesinlikle vakit ayırmıştır. Kitap sevgisi kimi devirlerde yalnızca okumakla kalmamış, yazmaya da dönüşmüştür. Yazılarının kitaplaştırılması sayesinde Atatürk’ün fikirlerinin ileri görüşlülüğü, akılcılığı ve zekası gösterilmiştir. Atatürk’ün kitapları:

– Tabiye Probleminin Halli ve Buyruklarının Sureti Tahririne Dair Nesayih
– Ekibin Muharebe Talimi (1908)
– Cumalı Ordugahı – Süvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Hareketleri (1909)
– Tabiye ve Tatbikat Seyahati (1911)
– Bölüğün Muharebe Talimi (1912)
– Zabit ve Kumandan ile Hasbihal (1918)
– Nutuk (1927)
– Vatandaş için Uygar Bilgiler (1930)
– Geometri (1937)

Atatürk’ün en sevdiği türküler ve şarkılar

Atatürk, müzik konusuna büyük bir ilgi göstermiştir. Kendisi bilhassa türkü cinsindeki yapıtlara değer vermiştir. Bu bağlamda, günümüzde Mustafa Kemal Atatürk ve onun ince ruhuyla özdeşleşen pek çok türkü dinlenmeye devam etmektedir. Atatürk’ün severek dinlediği birtakım türküler ise; Vardar Ovası, Bülbülüm Altın Kafeste, Yemen Türküsü, İzmir’in Kavakları ve Çalın Davulları halinde sıralanabilmektedir.

Atatürk imzası

Atatürk’ün İmzası İsmi Olan Kemal’in K harfi ve soyadı olan Atatürk’ten oluşmaktadır. K. Atatürk formunda el yazısı ile yazılmaktadır.

Atatürk şiirleri – Atatürk ile ilgili en hoş şiirler

Ulu başkan Mustafa Kemal Atatürk, ulusal gayret periyodu ve sonrasında yapmış olduğu işlerle hem Türk toplumu hem de öbür toplumlar üzerinde büyük bir tesir bırakmıştır. Bu kapsamda, ünlü şairlerin kaleminden Atatürk hakkında pek çok şiir dökülmüştür. Ümit Yaşar Oğuzcan’a ilişkin Mustafa Kemal’i Düşünüyorum şiiri de bunların başında gelmektedir. Bunun dışında; Faruk Nafiz Çamlıbel, Fazıl Hüsnü Dağlarca ve Orhan Seyfi Orhon üzere şairler de şiirlerinde Atatürk temasını işlemişlerdir.

Atatürk müzikleri – Atatürk için söylenen en hoş müzikler ve sözleri

Atatürk’ü mevzu alan şiirlerle karşılaşmak mümkün olduğu üzere onu hatırlatan müziklerle karşılaşmak da mümkündür. Bu bağlamda, bilhassa Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi bayramlarında öğrenciler tarafından bu üslup modüllerin söylendiği ile karşılaşılmaktadır. Tam olarak müzik tipinde ele alınmasa da 10. Yıl Marşı ve 50. Yıl Marşı da hem Cumhuriyet’in ilanını kutlamak hem de Atatürk’ü anmak gayesiyle bestelenmişlerdir.