Hagi ve Popescu, tarihi UEFA Kupası’nın arka planında yaşananları anlattı!

1905 Galatasaraylı Yönetici ve İş İnsanları Derneği’nin, Ali Sami Yen Spor Kompleksi Özhan Canaydın Salonu’nda düzenlediği GSYİAD TALKS aktifliğine sarı-kırmızılıların efsane futbolcuları Gheorghe Hagi ve Gheorghe Popescu konuk oldu.

17 Mayıs 2000 tarihinde kazandıkları UEFA Kupası’nın yalnızca kendisi için değil, bütün Türkiye için özel gün olduğunu söyleyen Gheorghe Hagi, “Hepimizin keyifli olduğu bir gündü. Galatasaray memnundu. Birebir vakitte Avrupa’da bunun üzere kıymetli ve özel bir kupayı kazanmak muazzam bir şeydi. Türkiye’den bir kadronun kazanması muazzam bir şeydi. Bu kupayı yalnızca oyuncular değil, idareden başlayarak, Florya’daki çalışanlara kadar herkes emek verdi. Bu kupa, hepimizin kupasıdır. O kadar güçlü ekip olduk ki ulusal ekibe, Galatasaray’dan 13 oyuncu gitmişti. Çok kuvvetli bir gruptu. Muvaffakiyet inşa edildi. Hiçbir şey tesadüften ibaret değildir. Emek sarf ederek, muvaffakiyete ulaştık” diye konuştu.

“Galatasaray bunun ulaşabileceğini göstermiştir”

Kupa kazandıktan sonra çok keyifli olduğunu aktaran Hagi, “Avrupa’nın en güzeli olacağız, insanları memnun edeceğiz diye düşündüm. Biz sonuçta taraftarlar için yaşıyoruz. Memnunduk, güçlüydük. Zira kendini zira güçlü hissediyorsun. Mukavelemin içindeki bir unsur vardı, ‘Avrupa kupasını kazanacaksınız’ diye. Çok para kazandık. Kontrata imza attığımız vakit, ‘Biz bu kupayı kazanacağız’ dedik. Galatasaray bunun ulaşabileceğini göstermiştir. Güzel bir formda çalışırsan, çok yeterli bir idarenin, çok güzel takımının varsa, çok uygun oyuncuların olursa istediğine ulaşabilirsin. Kazandığında en düzgünü oluyorsun. Tarih yazıyorsun. Kazandığında bütün dünya seni hatırlıyor. Bütün bir ülkeyi sevindirdiğini hatırlıyorsun. Bunun için çalışıyorsun, fedakarlık yapıyorsun. Bu hisle doğup büyüyorsun” biçiminde konuştu.

Kemerburgaz Metin Oktay Tesisleri için ise Gheorghe Hagi, “Oyuncular için daha kapsamlı alana gereksinim vardı. Kaliteyi arttırmak için bunları yapmak gerekiyor. Gelişim içindeyiz. Değerli olan azim, motivasyon, tıpkı vakitte gücü ve hem de açlığa muhtaçlığın vardır” dedi.

“Avrupa’da da tıpkı şeylerin olmasını diliyorum”

Galatasaray’ın, Trendyol Muhteşem Lig’de şampiyonluğa çok yakın olmasının hatırlatılması üzerine Hagi, “Ülkede en düzgünü olmak için çok gayret vermen lazım. Kolay bir çaba değil. Bana nazaran güç bir şampiyonluk. Bilhassa 3-4 sefer kazanmak hiç kolay değil. Tüm bu zaferler Galatasaray’ı daha büyük kılıyor. Emek sarf eden herkesi tebrik ediyorum. Daha sonra Avrupa’da da birebir şeylerin olmasını diliyorum. Orada da bir proje inşa edilebilir. Zira Galatasaray, Avrupa kulübüdür” sözlerini kullandı.

Popescu: “Kupayı kazanmak mesleğimizin en üst noktasıydı”

Sarı-kırmızılılara transfer olduğu devirdeki yaşadıklarını anlatan Gheorghe Popescu, “Galatasaray’a birinci geldiğimde Hagi’ye, buradaki konumu sormuştum. Ekip kaptanı konumu hakkında sormuştum. Zira ben Barcelona’dan geliyordum. Hagi, Galatasaray’ın çok kıymetli projesi olduğunu söyledi. Avrupa’da güçlü çok ekip olmasını dilediğini söyledi. Ben Barcelona ile Şampiyonlar Ligi’ni kazanmıştım. Mesleğimin en üst düzeyine ulaştığımı sandım. Çok büyük bir teknik yönetici olan Fatih Terim ile birlikte dayanılmaz bir takım yaptık. 2000 yılında Galatasaray ile bir arada Avrupa’da kupayı kazandık. O an benim için tıpkı vakitte arkadaşlarım için mesleğimizin en üst noktasıydı. Kimse o vakitlerde Türkiye’den bir grup o noktaya ulaşabileceğini düşünmüyordu. Hiç hayal etmediğim bir andı. Bu türlü bir ana ulaştığınız vakit hudut yoktur. O maçı oynadığımızda ayağımın 10 yerinde yara vardı. Maçtan evvel bandajlarımı çıkarmak istedim. Alana girip, maça girmek imkansızdı. O finalde oynamak o kadar çok istedim ki sonrasında başıma gelecek rastgele tehlikeyi göze aldım” açıklamasında bulundu.

“Hayatımda gördüğüm en büyük kaleciydi”

UEFA Kupası finalinde attığı penaltının sorulması üzerine Popescu, “Fatih Terim şey demişti, ‘Atabilecek misin?’ Forma numaram 4’tü. Ben de 4. sırada atmak istiyorum dedim. Aslında endişeden bir köşeye kuvvetli halde vurdum. Hiç o denli bir durum yok. Kaygıdan vurdum. O andan hayatımda gördüğüm en büyük kaleciydi. Hayatımda o kadar büyük kaleci görmemiştim. Tahminen bana inanmayacaksınız, top kaleye girdiği vakit adrenalin o kadar yükseldi ki oyuncuların hepsi beni kucaklıyordu. Ben o anları hatırlamıyorum. Uçtuğumu zannettim. Türkiye’ye geldiğimizde otobüsten inemedik. 150 bin kişi Taksim’de bizi bekliyorduk. Ondan sonra Florya’ya gittik. Otomobillerimize bindik, meskene gitti. Ailelerimiz bir arada kutlama yaptık” diye konuştu.

“O devir Barcelona’da o denli bir şey yoktu”

Futbolda kulüplerin artık altyapıya çok ehemmiyet verdiği tabir eden Gheorghe Popescu, “Önemli kulüpler, altyapıya birçok yatırım yapmaya başladı. Florya o vakitlerde dayanılmaz görünüyordu. O devrin birçok kulübünün altyapısı, Florya’nın altyapısına nazaran azdı. Ben Barcelona’dan geliyordum, Barcelona’da o denli bir şey yoktu” dedi.
Galatasaray’ın kazanmasının kendisini çok sevindirdiğini söyleyen Popescu, “Galatasaray maçlarını izliyorum. Kazanırsa çok seviniyoruz. Sevincimiz daha büyük oluyor. Zira teknik yönetici bizim arkadaşımız. Yarın tribünlerde olacağız. 5. yıldız formalara geçecektir. Biz de katkılarda bulunduğumuzu düşünüyoruz” diyerek kelamlarını tamamladı.
Konuşmaların ardından GSYİAD Başkanı Murat Sancaktar, Gheorghe Hagi ve Gheorghe Popescu’ya plaket takdim etti.