Güney Kore’de, 2024’teki sıkıyönetim ilanının akabinde başlatılan soruşturma kapsamında devlet başkanlığı misyonundan uzaklaştırılan Yoon Suk Yeol, “ayaklanma” suçlamasıyla hakkında açılan ceza davasının birinci duruşmasına katıldı.

Sanığın iştirakinin zarurî olmadığı birinci duruşmada Yoon, mahkemeye siyah ekip elbise ve kırmızı kravatla geldi.

Duruşmada Yoon’un avukatları, dava evrakını şimdi tam olarak incelemedikleri gerekçesiyle suçlamalarla ilgili savunmalarını ileriki bir tarihte yapacaklarını belirtti.

Yoon’un avukatlarının, tutuklama koşullarının ortadan kalktığı gerekçesiyle yaptığı tutuksuz yargılama talebi ise mahkeme tarafından incelemeye alındı.

Öte yandan, duruşma öncesinde çok sayıda kişi, mahkeme yakınlarında yaptığı şovda, Yoon’un hür bırakılması daveti yaptı.

Yoon’un başarısız sıkıyönetim teşebbüsünün akabinde Güney Kore’de, ülkenin Kim Jong-Un liderliğindeki Kuzey Kore ile birleşeceği argümanları kaygı yarattı.

 

“KİM JONG-UN İLE BİRLEŞECEK”

BBC’ye konuşan Yoon’un destekçisi Shin Jeong-min, “Başkan vazifeden alınır ve muhalefet lideri seçilirse, ülkemiz Kuzey Kore ve Kim Jong Un ile birleşecek” değerlendirmesinde bulundu.

Shin Jeong-min, sol eğilimli muhalefet partisinin Kuzey Kore ile birleşmek ve Güney Kore’yi komünist bir ülkeye dönüştürmek istediğini söyledi.

40’lı yaşlarındaki bir Yoon destekçisi, “Bu komünizm ile demokrasi ortasında bir savaş” sözünde bulundu. 30’lu yaşlarındaki bir öteki Yoon destekçisi ise, Yoon’un bir an evvel vazifesine iade edilmesi gerektiğini “Bütün Kuzey Kore casuslarını tutuklayacak” kelamlarıyla savundu.

“İlk başta Yoon’u desteklemiyordum lakin sıkıyönetim gözlerimi açtı” sözünde bulunan 57 yaşındaki müzisyen Oh Jung-hyuk, “Solcu güçlerin toplumumuzda ne kadar derinlere kapalı olduğunu görebiliyoruz.” dedi.

Eskiden arkadaşları üzere sol görüşlü olduğunu ve başlangıçta Başkan’ın sıkıyönetim kararını çok eleştirdiğini söyleyen 30 yaşındaki Kim Gyung-joo, “Kuzey Kore ve Çin benim en büyük kaygılarım arasında” dedi. Kim Gyung-joo, mevzuyu YouTube’da araştırdıktan sonra sıkıyönetimin “kaçınılmaz” olduğunu fark ettiğini tabir etti.

Kim Gyung-joo, “Başkanın yerinde olsaydım ben de ilan ederdim” kelamlarını tabirine ekledi.

“YOON’UN ŞEYTANLAŞTIRMA HAMLESİ”

Chungang Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü olan Shin Jin-wook, “Anti-komünizm, Güney Kore’nin askeri diktatörlerinin baskın ideolojisi haline geldi ve bu ideolojiyi toplumu denetim etmek ve insanların özgürlüklerini kısıtlamayı legalleştirmek için kullandılar” değerlendirmesinde bulundu.

Shin Jin-wook, “Yoon’un telaffuzları geçmişteki diktatörlerin telaffuzlarıyla neredeyse büsbütün örtüşüyor ve Kore’nin 1987’de demokrasiye geçmesinden bu yana bu anti-komünist ideolojiyi bu kadar bariz bir formda kullanan birinci başkan” dedi.

Kore Ulusal Birleşme Enstitüsü’nde anket uzmanı Lee Sangsin, Kuzey Kore ile birleşme savlarının daha evvel de ortaya atıldığını ve bu argümanların kaynağının çok muhafazakar kümeler olduğunu söyledi.

Aşırı sağ kümelerin izole edildiğini ve beşerler tarafından dikkate alınmadığını belirten Lee Sangsin, “Ancak Yoon lider olduğu için kelamlarının bir tartısı var ve pek çok kişi söylediklerini kabul etti” dedi.

Yoon’un destekçilerini “hızla büyüyen bir tarikata” benzeten Lee Sangsin, sıkıyönetim atılımının “bölücü” bir hareket olduğunu söyledi.

Demokrat Parti milletvekili Wi Sung-lac, Yoon’un muhalefeeti maksat alan telaffuzlarına ait “Bu, Yoon’un muhalefeti şeytanlaştırmak ve büsbütün antidemokratik hareketini haklı göstermek için uydurduğu uydurma bir haber” yorumu yaptı.

Wi Sung-lac, “Kore’de demokrasi ve özgürlük için uzun bir gayret geçmişimiz var. Yoon’un Kore’nin demokrasisini yok etme teşebbüsünü engellemeyi başaranlar bizleriz” dedi.

Wi Sung-lac, “Bu çok görüşler yayılıyor olsa da sonlu kalacaktır. Birçok insan bizim gerçekte kim olduğumuzu anlıyor ve olağana dönmeyi arzuluyor” tabirinde bulundu.