Bakıma muhtaç hayvanları misafir ediyorlar

Felçli, kanser üzere önemli bir hastalığa yakalanan, yaşlı yahut şiddet görmüş hayvanların tedavisini ve bakımını üstleniyorlar. Herkesin gözden çıkardığı, “Yaşamaz” deyip bir kenara bıraktığı kedi ve köpekleri Silivri’deki bakımevlerine götürüp onları tedavi ediyorlar. 2015 yılında kurulan ve 2019’da da Türkiye’nin ruhsatlı, birinci özel, süreksiz bakımevi olan ENCANDER’in faaliyetlerinden bahsetmek için derneğin kurucusu ve başkanı Zühal Kadıoğlu’nu arayıp kendisiyle konuştuk.

Kendi imkânlarıyla ENCANDER’i kuran Kadıoğlu’nun neden bu türlü bir yola girdiğini sorduğumda bana şunları anlattı: “Babam 2011 yılında ağır bakıma alınmıştı. Tıpkı devirde felçli bir köpeğin de uyutulacağını duydum. Bu beni çok etkiledi ve köpeği yanıma aldım. 25 gün onu tedavi ettik. Sonunda yine yürümeye başladı, ismini Melek koyduk. Çabucak akabinde babam ayağa kalktı. Bu bana bir işaret üzere geldi. Yardıma gereksinimi olan hayvanlara ne kadar el uzatırsam hayatım o kadar yeterli gitmeye başladı. Ülkemizde felçli hayvanlara tedavi imkânı verilmediğini gördüm. Onların da ömür hakkı olduğunu düşündüm.”

ENCANDER’in süreksiz bakımevi Silivri’deki 5 dönümlük bir yerde kurulmuş. Kadıoğlu’na tam olarak neler yaptıklarını sorduğumda şunları söyledi: “Veteriner doktor Ersen Sarıkoca, baştekniker Zeliha Bozkurt ve öbür arkadaşlarımızla birlikte kanser, felçli, fip hastası üzere bakıma muhtaç kedi ve köpekleri konuk ediyoruz. Kestirimi son 6 yılda 200’den fazla felçli hayvanın yürümesine vesile olduk. Ameliyat dışındaki tedavilerin hepsini bünyemizde yapıyoruz. Şu anda 68’i köpek, 14’ü kedi; 82 tane felçli hayvanımız var. Toplamda da 470’ten fazla hayvanı ağırlıyoruz. Bizde sağlıklı hayvan çok az. Sıhhatine kavuşan hastalarımız olursa onları sahiplendiriyoruz.”

 

BAĞIŞA GEREKSİNİM VAR

Silivri’deki alan sonlu olduğu için ve ekonomik meşakkatler sebebiyle maalesef yeni hayvan alamıyorlar. O yüzden bağışlara muhtaçlıkları var. Bunun için ne yapmak gerektiğini Kadıoğlu’na sordum. Dilerseniz bir hayvanın hami ailesi olabiliyorsunuz. Size onun durumunu bildiren fotoğraflar ve görüntüler gönderiyorlar. Sertifika yolluyorlar. İsterseniz bir hayvanın mama ve tedavi masraflarına katkıda bulunabiliyorsunuz. Genel bağış da yapabiliyorsunuz. Ayrıyeten bu küçük kahramanları görmek isterseniz sabah saat 11.00 ile 16.00 ortasında derneğin Silivri’deki bakımevini ziyaret edebilirsiniz. Lakin gitmeden evvel aramanızı rica ediyorlar: (0212) 908 03 62, encander.org.tr, @encandernegi.

 

HAYATA SIKI SIKIYA TUTUNANLAR

Zühal Kadıoğlu başlarına gelen türlü felaketten kurtulan minik dostlarımızdan kimilerinin kıssalarını de paylaştı…

◊ Pelüş: Trafik kazasında iki bacağını da kaybeden bir köpek. Felç olmuş, birebir vakitte böbrek hastası lakin 6 yıldır yaşıyor.

◊ Adil: Bitlis’ten geldiğinde 4 bacağı da tutmuyormuş zira boynundan silahla vurulmuş. Veterinerler “Bu çocuk yürümez” demişler. Lakin 3 yıldır ayakta.

◊ Pamukşekeri: Tekirdağ’da kaza geçirmiş, kan kaybından ölmek üzereymiş. Zühal Kadıoğlu “Şoka girmişti, ona bir yürüteç yaptık. Artık çok mutlu” diyor.

◊ Simba: Bir köpeğin saldırısına uğrayan minicik bir kedi. Başını kaldıramıyormuş fakat düzgünleşmiş. Derneğin gönüllülerinden biri onu Almanya’ya yuvalandırmış. 2 yıldır da orada.

◊ Hayat: Pitbull cinsi bir köpek ve yeniden o da silahla yüzünden vurulup Çanakkale’de ormana atılmış. Uzun tedaviler sonucunda düzgünleşmiş. Dernekte onun için “Hepimizin aşkı” diyorlar.

◊ Bozok: Sivas’tan gelmiş. Yavruyken başından sansar ısırmış. Veteriner fakültesine götürmüşler. Onlar “Yaşamaz” demiş. ENCANDER İdare Kurulu’ndan Esra Çınar uçakla gidip onu almış. Evvel yemek yemeye, sonra da ayakta durmaya başlamış. Artık kocaman bir oğlan.

◊ Gülbeyaz: Sokakta felçli bulunmuş. Kulakları duymuyor, kalp hastası ve tümörü varmış.  Çabucak bakıma alınmış. Tümör ameliyatı olmuş. 1,5 yıldır Silivri’de ve 10 yaşından büyük.

◊ Depremzedeler: 6 Şubat sarsıntılarından sonra bölgeden 36 tane hayvanı kurtarmışlar. Zühal Kadıoğlu “Yasaklı ırklar Konya Barınağı’na gidecekti. Gitmesin diye biz 20 adedine sahip çıktık. Onlar bize yadigâr kaldı” diyor.