İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya tutuklu sanık Özer getirildi.
Duruşmaya, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bazı CHP milletvekilleri ve partililer de izleyici olarak katıldı.
Özer savunmasında, Van’ın Muradiye ilçesine bağlı 60-70 haneli Beydağı köyünde doğduğunu, eğitimini tamamladıktan sonra öğretmen olarak atandığını, içinde daima okuma isteği olduğu için yüksek lisans ve doktora yaptığını anlattı.
Doktora sonrası etnik sosyoloji ve çatışmaların tahlili üzerine çalışmalar yaparak uzmanlaştığını belirten Özer, “Tüm gayretim Türkiye’nin barış içinde yaşaması için. Tüm ulusal kanallarda fikri sorulan bir bilim insanıyım. Bugüne kadar cürüm işlemiş, mahkeme yüzü görmüş değilim. 41 kitap yazdım. ‘Yılın belediye başkanı’ üzere mükafatların sahibiyim. Bu türlü bir insan terör örgütü üyesi olabilir mi? Bu türlü savlarla muhatap olmak, yıllarını barışa adamış beni derinden yaralamaktadır. Hayatım boyunca insan haklarından, demokrasiden ayrılmadım. Hiçbir terör örgütü ile bağım olmadı. İrademi hiçbir terör örgütüne teslim etmem. Esenyurt Belediye Başkanı olmasaydım bugün karşınızda olmayacaktım. Ben, Esenyurt Belediyesine kayyum atayabilmeleri için buradayım.” diye konuştu.
Özer, Esenyurt’ta iki şahıstan birinin oyunu aldığını, yapılması yıllarca sürecek hizmetleri 7 ayda yaptığını, ilçe halkının yüzde 81’inin kendisine yapılanlara itiraz ettiğini kaydetti.
Ekrem İmamoğlu’nun çalışma arkadaşı olduğu için burada bulunduğunu öne süren Özer, “İçeride olduğum için üzülüyorum zira dışarda olsaydım barış sürecine en büyük katkıları ben yapacaktım çünkü benim uzmanlık alanımdır. Ben içerdeyim lakin benim barış üzerine yaptığım çalışmalarım dışarıda beden buluyor.” tabirlerini kullandı.
Özer, bir toplumun hukuk ve adalet olmadan ayakta duramayacağını belirterek, lehine olan hiçbir kanıtın belgeye konulmadığını tez etti.
Gece yarısı konutu basılarak gözaltına alındığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunan Özer, “Bana ne kollukta ne de savcılıkta sorulmayan bilinmeyen şahit icat edildi.” dedi.
Özer, tek kişilik iddianamenin 4 ayda hazırlandığını, duruşma gününün de 3 ay sonrasına verildiğini, 7 aydır içeride olduğunu söyleyerek, davanın siyasi bir dava olduğunu ileri sürdü.
İddianamede yer alan HTS kayıtlarına ait de Özer, “Görüştüğüm şahıslara evvel ‘Bana GBT’ni ver, sonra seninle görüşeyim.’ mi diyeyim? İnsanların isimli süreç geçirip geçirmediğini nereden bilebilirim?” diye konuştu.
“AKADEMİK, SİYASİ FAALİYET VE TELAFFUZLARIM TERÖR ÖRGÜTÜNÜN REDDİ MAHİYETİNDEDİR”
Hesap hareketlerine ait tezlere yönelik de Özer, ismi geçenlerden bir kısmının öz kardeşi, bir kişinin yeğeni, bir kişinin ise kiracısı olduğunu söyledi.
Özer, şahsi iradesini hiçbir örgüte teslim etmeyeceğini belirterek, şöyle konuştu:
“Bir bilim insanıyım, bunu zül sayarım. Tüm akademik, siyasi faaliyet ve telaffuzlarım terör örgütünün reddi mahiyetindedir. 7 aydır tutukluyum. Adaletin bir an evvel tecelli etmesini bekliyoruz. Geç gelen adalet adaletsizliktir. Ülkemizde bir barış süreci yürütülüyor öte yandan barışa her devir katkı sunan bir bilim insanı, siyasetçi olarak ben içeride tutuluyorum. Bu durum yürütülen sürecin ruhuna karşıt değil mi? Evvel tahliyemi, sonra beraatimi talep ediyorum.”
DURUŞMADA ŞAHİT VE BİLİNMEYEN ŞAHİT DİNLENDİ
Duruşmada şahit olarak dinlenen Hicran Berna Ayverdi, Özer’i akademisyen olarak tanıdığını söyleyerek, “1998-2000 yılları ortasında Erdemli’de faaliyet yürüttüğüm partinin ilçe başkanlığını yaptım. Ahmet Özer’i de o periyot akademisyen olarak tanıdım. Ahmet Özer, parti binasında ve mahalledeki konutlarda terör örgütlerinde nasıl örgütlenme yapıldığı hakkında seminer gibisi şeyler yapıyordu. Akademisyen kimliğinden ötürü daima yurt dışına gidip geldiği konuşuluyordu. Örgütün üst seviye yetkilileriyle konuşmalar yaptığı konuşuluyordu.” dedi.
Gizli Şahit “Hermes” ise Özer’i 1998-2000 yılları ortasında tanıdığını kaydederek, “İstanbul’da faaliyet gösterdiği periyotta tanırım. İstanbul Esenler’de 1999’da Cemal Kavak’ın konutundan tanırım. Ahmet Özer, yurt dışına gitmesi gereken bir akrabası olduğu vakit Cemal Kavak’a gelmişti. Gerilla cenazeleri olurdu, Ahmet Özer’i ararlardı. Bir şeyler lazım olduğunda Ahmet Özer üzerinden hallederlerdi.” beyanında bulundu.
Ahmet Özer, şahitlerin söylediklerinin palavra ve iftira olduğunu savunarak, bunları reddettiğini söz etti.
Sanık avukatları, Özer hakkındaki tüm argümanları reddederek, tahliye talebinde bulundu.
Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Özer’in tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, terör örgütünün varlığını sürdürebilmesi ve temel maksadı olan kelamda “demokratik özerkliği” hayata geçirebilmesi için insan kaynağı ve finansal takviye üzere iki temel devamlılığa gereksinimi olduğu belirtiliyor.
Örgüt mensuplarının etkisiz hale getirilmesine yönelik askeri operasyonlar ve belediyelerin bütçelerinden örgüte maddi takviye sağlanmasının kayyum uygulaması üzere başka prosedürlerle akamete uğratıldığına dikkati çekilen iddianamede, örgütün yeni strateji geliştirmek zorunda kaldığı vurgulanıyor.
Şüpheli Özer’e yönelik bağlantı dinlemesi sonucundaki HTS kayıtlarına değinilen iddianamede, 23 Kasım 2023 ve 23 Ocak 2024 ortasındaki görüşmelerde 135 cürüm ögesine rastlandığı bilgisi veriliyor.
İddianamede, “Hermes” isimli bâtın şahidin sözünde, Özer’in örgütün Avrupa yapılanmasında vazifeli üst seviye örgüt mensubu Cemal Kavak ile Esenler’de bir konutta görüşerek, terör örgütü faaliyetleri nedeniyle ceza alan bir akrabasının yurt dışına kaçırılması için yardım istediğini söylediği aktarılıyor.
Yine burada örgütün kelamda yeni KCK yürütme kurulu üyeliğini yürüten Zübeyir Aydar ile manzaralı konuşması sırasında Kavak’ın, Özer’i “Değerli bir dostumdur, bizdendir. Faal bir halde çalışmalarımızı yürütmektedir.” biçiminde tanıttığını lisana getirdiği bildiriliyor.
Kavak’ın, imajlı görüşmeden sonra Özer’e kırsal faaliyetlere katılacak hücre konutlarında bulunan gençlerin maddi muhtaçlıkları olduğunu söyleyip, para talep ettiği, kuşkulu Özer’in de iş insanı tanıdıklarının olduğunu ve kendisinin de buna katkı sunacağını söylediği kapalı şahidin tabirinde yer alıyor.
Özer’in, birkaç gün sonra Kavak’ın meskenine gelerek, yüklü ölçüde parayı kendisine teslim ettiğini belirten saklı şahit, sözünde kendisinin yaklaşık 5 yıllık minimum fiyata denk gelen parayı şahsen sayanlardan biri olduğunu anlattı.
Gizli şahidin sözünde, bu parayla Lice, Van ve Mardin Nusaybin üzerinden farklı ayrı olmak üzere 10’a yakın örgüt mensubunun kırsal alana gönderildiği, paranın bir kısmının ulaşım ve barınma gereksinimlerini karşılamak için örgüt mensuplarına verildiği kaydedildi.
Ahmet Özer’in PKK/KCK silahlı terör örgütünün üst seviye yöneticileri tarafından açıklanan “kent uzlaşısı” stratejisi kapsamında mevcut siyasi konjonktürden de faydalanıp, gerçek siyasi görüş ve imgesini gizlemek maksadıyla Batı vilayetlerindeki belediyelerden Esenyurt Belediyesine gönderilip görevlendirildiğinin altı çizilen iddianamede, Özer’in siyasi tavır ve davranışlarının üst seviye örgüt yöneticilerinin talimatına nazaran şekillendiğine işaret edildi.
İddianamede yer alan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) raporuna nazaran, Özer’in haklarında “silahlı terör örgütüne üye olmak” ve “terör örgütü propagandası yapmak” kabahatinden süreç gören bireylere çeşitli ölçülerde para gönderdiğinin belirlendiği de kaydediliyor.
Raporda, Özer’in hesabına 29 Mart 2024’te karşı tarafı bilinmeyen lakin “efektif yatan Muhammed Sertaç Özçoban talimatla yatıran” süreç açıklamasıyla o dönemki kurla 1 milyon 289 bin 480 liralık giriş olduğu da belirtiliyor.
İddianamede, Özer’in silahlı terör örgütüyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk arz edecek halde organik bağ kurarak terör örgütü üyesi olduğu argüman edilerek, “silahlı terör örgütüne üye olmak” hatasından 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar mahpus cezası talep ediliyor.