Dışarıda ısıtırmış üzere yapan yalancı bir güneş ve estiği anda iliklerimize kadar ürperten bir rüzgâr var. Adımlarımızı hızlandırıp İstanbul Modern’e bir an evvel ulaşmaya çalışıyoruz. Kapısından girip ikinci kata çıktığımızda bizi duayen fotoğraf sanatkarı İzzet Keribar’ın sımsıcak renkleriyle ısıtan kareleri karşılıyor. 1,5 milyona yakın kareden seçilen 125 fotoğraf var stant alanında. ‘İzzet Keribar: Renklerin Yolculuğu’ için bir retrospektif stant demek hiç de yanlış olmaz. 1950’li yıllardan bu yana, ortada ticaret hayatı ve hobileri nedeniyle kesintiler olsa da fotoğrafa adanmış bir ömrün tanıklıkları her bir kare.

‘Bayram Günü 2’, 1956 (Güney Kore)

Ağabeyi Leon Keribar’ın dayanağıyla fotoğraf çekmeye başlayan sanatkarın 1950’li yılların İstanbul’undan siyah-beyaz kareleriyle başlıyor stant. 1950’lerden itibaren aldığı göç ve imar hareketleri nedeniyle çehresi değişen İstanbul’un kırılma anından evvelki son halleri bunlar. 1956’da askeri birlikte tercüman olarak vazife yapmak üzere gittiği Güney Kore’de çektiği fotoğrafları da görüyoruz. Bir müddet orta verip 1980’lerde tekrar fotoğrafçılığa döndüğünde bu kere İstanbul’u sistematik olarak belgelemeye başlıyor. Bu sırada Türkiye’nin en başarılı fotoğraf topluluklarından Küme FOG’u kuruyor. Stantta 84 ülkeyi ziyaret eden sanatkarın Türkiye’nin ve dünyanın farklı noktalarına yaptığı seyahatlerden kareler de var.

‘Murree’, 1994 (Pakistan)

Işığın, renklerin ve çizgilerin bir ahenk içinde olduğu, grafik ayrıntıların dikkat çektiği ikonik İzzet Keribar fotoğrafları bunlar. Sergiyi gezerken kâh saklambaç oynayan çocukların tatlı telaşına, kâh Cankurtaran Yokuşu’ndaki iki köpeğin meraklı bakışlarına, kâh bir çobanın sizi delip geçen gözlerine takılıp kalıyorsunuz. Keribar da bu sergiyi “Kariyerimin en manalı ve heyecan verici periyotlarından birini yaşıyorum” diyerek anlatıyor.

İzzet Keribar’ın Güney Kore fotoğrafları, sanatkarın daha sonraki renk kullanımının habercisi niteliğinde.

Serginin küratörü Demet Yıldız Dinçer’in de hatırlattığı üzere İzzet Keribar ‘Terra Magica’ kitabında şöyle diyor: “Kim ne derse desin bence dünyamızda hâlâ hoşluklar var.” 25 Mayıs 2025’e kadar sürecek bu stant de bu hoşlukları İzzet Keribar’ın objektifinden bize ulaştırıyor.

İzzet Keribar