‘Her zaman detaylarla çok ilgiliydim’

Melis Buyruk’un 2007’de Konya Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü’nden mezun olurken deniz kirliliğiyle ilgili hazırladığı bitirme projesi daha o yıl Deniz Pak Derneği’nin etkinliğinde sergilendi ve bu proje şu an Koç Müzesi koleksiyonunda. Dubai’deki Leila Heller Galerisi’nde ‘Four Birds and One Soul’ (Dört Kuş ve Bir Ruh) isimli standı yeni biten ve 12-20 Nisan’da Dubai’deki Blue Waters Arka Festival’da sanatseverlerle buluşmaya ve Contemporary Istanbul’a hazırlanan Buyruk’la İstanbul’daki atölyesinde buluştuk. 

‘Four Birds and One Soul’ isimli ferdî standınız yakın vakit evvel Dubai’de gerçekleşti. Horoz, kaz, karga ve tavuskuşu figürlerinin olduğu bu yapıtlarda çıkış noktanız neydi?

Bakara Müddeti 260. ayetinde Hz. İbrahim “Rabbim! Ölüleri nasıl dirilttiğini bana göster” dediğinde Allah ona 4 tane kuş bulmasını, bu 4 kuşu kurban etmesini ve 4 dağın başına koymasını, isimlerini çağırdığında uçarak geri döneceklerini söylüyor. Mevlana da ‘Mesnevi’de bu 4 kuşun 4 farklı insani özelliği simgelediğini anlatıyor. Tavuskuşu kibri, horoz şehveti, karga bu dünyanın nimetlerine bağlılığı, kaz açgözlülüğü sembolize ediyor. Mevlana diyor ki, aslında senin tekrar doğabilmek için içindeki bu 4 kuşu kurban etmen gerekiyor. Bu öyküden yola çıktım.

Türkiye’de de sanatseverle buluşacak mı bu standınız?

Dubai’de devam edecek. Türkiye’de önümüzdeki yıllar için bir stant planlaması yapıyoruz ancak bu işle mi olur, farklı bir şey mi olur bilmiyorum.

Çalışmalarınızda tabiattan izler var. Tabiat hangi taraflarıyla ilham veriyor?

Her vakit ayrıntılarla çok ilgiliydim. Aslında hiçbir vakit büyük resme bakmadım. Daima ince, ufak, kimsenin dikkat etmediği şeylerle ilgilendim. Tabiatın ayrıntıları da dokular. Bir müddet bu dokuları topladım. Yapraklar, kozalaklar, tohumlar biriktirdim. İnsanların ve hayvanların dokularına baktım. Bu dokuları kendi materyalim olan porselenle modelleyerek ve bir ortaya getirip hayat alanları kurgulamaya başladım. İsmine de ‘Habitat’ dedim.

Dubai’deki Leila Heller Sanat Galerisi’yle yollarınız nasıl kesişti?

2019’da katıldığım Contemporary İstanbul’da bir koleksiyonerin bir işimi satın alması ve onun meskenine asılırken de şu anki galericimin bu işi görmesiyle kesişti yollarımız. Bu koleksiyoner Leyla Alaton. O önayak oldu tanışmamıza. 4-5 ay sonra bir ferdî stant teklif ettiler. ‘Habitat’ isimli standımız 2019’da Dubai’de yapıldı. Ve pandemi oldu, bu müddette 2022’de New York’ta açılan standın işlerini ürettim.

Sırada neler var?

15 Nisan’da Arka Dubai var, 3 Eylül’de Güney Kore’deki Cheongju Bienali’ne katılacağım ve Contemporary Istanbul için çalışıyorum. Bu ortada 2 ay kadar Çin’de Jingdezhen Köyü’ne gideceğim. Bir porselen köyü. Asırlardır üretim yapan bir köy. Hoş sanatlar fakülteleri de burada. Oradaki bir okuldan davet aldım ve orada üretim yapacağım.

 

‘BİZDEKİ USTALIĞA DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE RASTLAMADIM’

Üretim ve stant ikisi çok farklı heyecanlar… Hangisini daha çok seviyorsunuz?

Üretim en sevdiğim etap ve İstanbul’da üretmek kadar hoş bir şey yok. Zira bizdeki ustalığa, işçiliklere, o zanaatkârlığa dünyanın hiçbir yerinde rastlamadım. Asırdan asra gelmiş bilgi birikimi, sabır, titizlik…  Sergiyse değişik bir heyecan olağan ki lakin daha gerilimli benim için.