Özgür, akışkan ve ‘gidik’ AYDEED
Türkiye’nin yeni, tanınan kız kümesini oluşturmak için geçen Eylül’de başlayan ‘Big 5 Türkiye’ yarışında 15 aday ağır bir formda çalışmıştı. Hypers New Media’nın düzenlediği müsabaka sürecinde adaylar vokal ve dans derslerinden sahne hâkimiyetine, grup çalışmasından performans sanatına kadar birçok alanda eğitim aldı. Finale 12 kişi kaldı ve en sonunda 6 kişilik Manifest kümesi kuruldu. Fakat müsabakanın bir kazananı daha vardı: AYDEED. Sesi ve usulüyle yarışın başından beri dikkat çeken isimlerden olan AYDEED yani Ayça Dalaklı, ‘Big 5 Türkiye’nin imalcisi ve heyet üyesi Tolga Akış’ın solo meslek teklifini kabul ederek yola tek başına devam etme kararı aldı. Ayça’yla birinci konserinden iki gün evvel buluştuk. Heyecanı ve memnunluğu gözlerinden okunuyordu. Kahvelerimizi aldık ve sohbete başladık.
– Tebrik ederim; solo meslek teklifini duyduğunuzda neler hissettiniz?
Gerçekten çok duygulandım. Bugün geldiğim noktada, müzik yapmanın ferdî olarak ne kadar sıkıntı olduğunu biliyorum. Lakin sürecin sonunda bu kararın benim için en gerçek yol olduğunu gördüm. Solo meslek teklifi beklemediğim bir şeydi lakin üzerine düşündükçe benim için en gerçek kararın bu olduğuna emin oldum.
– Yarışma, mesleğinizde bir dönüm noktası oldu diyebilir miyiz??
‘Big 5’a başvurmayı düşündüğüm devirde müziğe uzun bir orta vermiş ve açıkçası motivasyonumu kaybetmiştim. Mezun olalı bir yıl olmuştu, iki müzik çıkarmıştım fakat çok fazla dinlenmemişti. Müziklerim bir yere ulaşmıyordu. O süreçte birkaç iş tecrübem oldu ancak hiçbiri beni tatmin etmedi. Müziği artık bir hobi olarak yapmayı bile düşünmeye başlamıştım. Bu noktada ‘Big 5’ın duyurularını gördüm. ‘Belki de bir kız kümesinde yer almak benim için gerçek yol olabilir’ diye düşündüm. Bugün dönüp baktığımda ‘Big 5’ seçmelerine katılmanın hayatımın en değerli kararlarından biri olduğunu söyleyebilirim. Hem sahneye dönmemi sağladı hem de kendimi tekrar keşfetmem için bir fırsat sundu. O yüzden, evet, benim için mutlaka bir dönüm noktasıydı.
İLK GÜNDEN BERİ ‘AYDEED’
Ayça Dalaklı (25), Bilkent Üniversitesi İrtibat ve Tasarım Kısmı mezunu. 2019’dan bugüne kendi müziklerini besteleyip yayımlayan Ayça, birinci günden beri tercih ettiği sahne ismi AYDEED’i kullanmaya devam ediyor.
– Daha evvelki müziklerinizi kendiniz yazıyordunuz. Yeni müziklerinizi da siz mi yazacaksınız?
Ben sürecin her basamağında yer almak zorundayım. Kendi yazdığım sözleri okumaya o kadar alıştım ki yarın bir gün bana hazır bir beste gelse büsbütün rahat olabilir miyim emin değilim. Lakin bu denemeyeceğim manasına da gelmiyor. Zira çok yetenekli kelam muharrirleri ve bestekarlar var ve onlarla da çalışmak isterim. Süreçte yeniden kendimden bir şeyler katmadan duramam, orası başka.
– Şarkılarınızı yazarken makul bir ritüeliniz var mı?
Söz yazmak nitekim güç, bilhassa de benim üzere her şeyi makul bir plan dahilinde yapamayan biri için. Oturup “Tamam, artık başlıyorum” demek benim için çok güç. Ekseriyetle en yaratıcı olduğum anlar en alakasız vakitler oluyor. Bilhassa gece yatmadan evvel aklıma bir şeyler geliyor; bazen tüm şarkıyı başımda tamamlıyorum ancak bazen de kaybolup gidiyor. Ayrıyeten günlük hayatta duyduğum, hissettiğim her şey ilham kaynağı. Yani benim için süreç büsbütün organik ve spontane ilerliyor.
– Türkiye’de kiminle ya da kimlerle düet yapmak istersiniz?
Sedef Sebüktekin, Ekin Beril ve Seda Erciyes’i çok beğeniyorum. Edis’i ve Alizade’yi çok seviyorum. Ajda Pekkan’la müzik söylemek de çok isterim, gerçek bir ikon bana kalırsa. Bir de katiyen Gülşen, büyük hayranıyım.
– Global müzik sahnesinde kendinizi nerede görüyorsunuz?
Global hayalim her vakit vardı. Hatta müzik yazmaya başlamadan evvel bile… Türkiye’de başarılı olmak öteki bir şey lakin globalde herkese ulaşabilmek farklı. Ben bunu başarmak çok istiyorum. Nasıl olacağını şimdi bilmiyorum ancak olmasını çok istiyorum.
– Aileniz ne diyor? Neler hissediyorlar mesleğinizdeki son gelişmeler için?
Ailem bu süreçte en büyük destekçilerimdendi. Zorlandığım periyotlarda her şeyi en yakından gördüler. Duygusal olarak en zorlandığım anları onların yanında yaşadım. Lakin hiçbir vakit “Bırak artık şu işi” demediler, tersine daima gerimde durdular. Artık yavaş yavaş her şey lehime döndükçe sanırım benden daha memnunlar. Annem en büyük hayranım.
– Sizi tanımayan birine müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Müziğimi anlatırken özgür, akışkan ve biraz da ‘gidik’ diyebilirim. Makul bir kalıba bağlı kalmadan, içimden geleni yapıyorum. Bana şu an bir tıp sorarsanız, tam olarak ne yaptığımı ben de bilmiyorum. Zira hudutlar koymadan, hissettiklerimi müziğe döküyorum.
– Yarışmada sizi destekleyenlere ve sizin üzere yolun başında olanlara ne söylemek istersiniz?
Üç yıl evvelki Ayça, şu an yaşadıklarını hayal bile edemezdi. Bunu mümkün kılan herkese nitekim minnettarım ve hepsini çok seviyorum. Hayal kurmaktan korkmamalılar ve en değerlisi de kendileri olmaktan çekinmemeliler. Zira lakin kendin olduğunda gerçek memnunluğu ve huzuru buluyorsun. Bu yüzden, kendilerini inançta hissettikleri şeyleri bulup onlara tutunmalılar. Ayrıyeten her vakit bir planları olmalı. Hatta A, B, C planları da olmalı, kendilerini inançta hissetmeliler. Zira diken üstündeyken hiçbir şey yapılmıyor. Pes etmemeleri lazım. Bu yol kolay değil, çok yorucu ve yıpratıcı. Ancak nitekim bir şeyleri başarmak istiyorlarsa bunu göze almak zorundalar. Zira hayallerini gerçekleştirmek için savaşmadan kazanmak mümkün değil.
‘ALBÜM HAYALİ KURAN BİRİ DEĞİLDİM’
“21 Şubat’ta ‘Tamam Sensin’ isimli teklim çıktı. Nakarat kısmında Zeki Arkun ile birlikte çalıştık, altyapıyı da o hazırladı. Albüm konusuna gelirsek… Açıkçası, hiç albüm hayali kuran biri değildim lakin vakitle dinleyicilerimin sayısı arttıkça benden daha fazlasını talep ediyorlar ve bu da beni motive ediyor. Tahminen de yalnızca tekli çıkarmak kâfi değil, bir albüm yapmam gerekiyor. Yaklaşık iki aydır bu türlü düşünüyorum.”
